Teknoloji

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir?

Saatin icadından günümüze kadar uzanan süreçte saatlerin gelişimi ve icat edilen saat çeşitleri hakkında

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir?

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir? Bize vakti gösteren saat eskiden beri bir ihtiyaç olmanın getirdiği zaruret sebebiyle çok erken çağlarda icat edilmiştir. Öyle ya atalarımız derki vakit nakittir zaman kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser. Şimdilerde ise popüler tabirle, zamanın para olduğunu söyler dururuz. Hani haksızda sayılmayız, Çünkü vakit para ve anlamdır.

“Saat” kelime anlamı ile “gün ölçüsü ”dür. “Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası” olarak tanımlanır. Modern saat sistemi, 60 saniyenin 1 dakika, 60 dakikanın 1 saat olduğu 60 tabanlı zaman sistemi kullanmaktadır.

Yine eskilerde kol saati olmayan insan, üzerinde saat olmayan duvar yoktu. Fakat saatler küçülüp dijitalleşince, her yere ve her ortama sığar olunca, özelikle cep telefonlarında kocaman puntolarla gösterilince, kol saatleri kısmen de olsa miadını doldurmuş gibi oldu; lakin yine de kol saatinden vazgeçecek gibi de görünmüyoruz. Peki, saat ilk ne zaman bulundu? Ve saati kim icat etti? Gelin şimdi birde bu soruların cevaplarına bakalım.

İlk Saati Kim Buldu?

Saat, ilk defa MÖ 4000’lerde Mısır’da kullanılmaya başlanmıştır. Mısırlılar, Güneş’in her gün belirli bir düzende doğup battığını keşfetmişti. Bundan yararlanarak güneş saatini icat etmeyi başardılar. Bu saat çeşidinde dik duran bir cismin Güneş’in geliş açısına göre oluşturduğu gölge boyuna bakılarak saat hesaplanıyordu.

Ancak güneş saatinin bir eksikliği vardı. Geceleri güneş olmadığından dolayı çalışamıyordu. Bunun üzerine Antik Mısırlılar kum saati ve su saatini icat ettiler. Su saatleri farklı farklıydı. Yaygın olarak kullanılanı ise, 24 saatte bir boşalan büyük su kabından oluşuyordu.

Kabın altında olan bir delikten yavaşça akan suyun seviyesini belirlemek için, içerisine çizgilerle işaretler yapılmıştı. Her çizgi de belli bir zamanı ifade ediyordu. Suyun seviyesi çizgilerden herhangi birine varınca, saat başında bekleyen görevli bağırarak insanlara saatin kaç olduğunu bildiriyordu.

Çinliler, bir kaptan başka bir kaba akan ve biri boşaldığında diğer kabı dolduran suyla, zamanı belirleyen daha farklı bir su saati icat ettiler. Romalılar ve Yunanlılar ise bu saatlerin daha gelişmiş çeşitlerini yaptılar.

İskenderiye’de yaşayan Yunanlı bir saatçi, çarklarla ve silindirlerle kendiliğinden çalışan bir su saati icat etti. Bu dönemde insanların bilgisi ve merakları da artmıştı. Buna bağlı olarak, zamanı ayrıntılarıyla bilmek gibi bir gereksinim ortaya çıktı.

Sonuç olarak da “kum saati” tasarlandı. Kum saatleri, ortalarından dar bir boğazla birbirlerine bağlantılı, hacmi ve biçimi eşit iki ayrı bölmeden oluşan cam bir kaptı. Bölmelerin üstünde olan çok ince kumla doluydu. Bu kum boğazdan akıyor ve yarım saat içerisinde altındaki bölmeyi dolduruyordu.

Daha sonraları bu cam bölmeler çizgilerle işaretlendi ve çeyrek saatlerin belirlenmesi sağlandı. Su ve kum saatleriyle birlikte, bazı bölgelerde zaman çizgileriyle işaretlenmiş uzun mumlar da kullanılırdı. Eriyen mumum ulaştığı çizgi, aradan ne kadar zaman geçtiğini gösteriyordu.

İcat Edilen Saat Çeşitleri Nelerdir?

Eski çağlarda Güneş’in doğup batması ve yıldızların gökyüzünde görünüp kaybolmasından ibaret olan zaman kavramı özellikle insanların yerleşik hayata geçip tarım yapmasıyla değişmeye başladı. Artık hayvanların düzenli olarak beslenmesi, tarım ürünlerinin belirli zamanlarda ekilmesi ve sulanması, hasat sonrası ürünlerin belirli saatlerde pazar yerlerine taşınması gerekiyordu.

Bu ihtiyaçlar insanları zamanı ölçmek için farklı yöntemler aramaya teşvik etti. Ve ilk adım olarak güneş saati icat edildi. Şimdi aşağıda Güneş saati ve sonrasında icat edilen saat çeşitleri hakkında bilgi edinelim

Güneş Saati Nedir Nasıl Çalışır?

Güneş saati, zamanı Güneş’in konumuna göre ölçmeye yarayan alettir. İnsanlığın erken tarihinde, en temel zaman ayrımı gece ve gündüzdü. Diğer yandan güneşin bir ufukta doğup diğerinde battığı açıktı. Güneş gökyüzünde gezinirken ortaya çıkan gölgelerin ilk insanların dikkatinden kaçmadığı kesindir.

Sabah gölgeleri uzundu, öğle saatlerinde kaybolmak üzere yavaş yavaş kısaldı, sonra gün batımını takip ederek ters yönde tekrar uzadı. Yani gölgenin konumu, zamanı söylemek için doğal bir araç idi. İşte güneş saati bu mantıktan hareketle icat edildi ve yüzyıllar boyunca kullanıldı.

Bilinen ilk güneş saatini Mısırlılar yapmıştır. Genel olarak rastlanan yatay güneş saati tasarımlarında dikey olarak yerleştirilmiş bir çubuğun gölgesi, yatay yerleştirilmiş bir yüzeyde günün saatlerini gösteren kadrana düşer. Güneş gökyüzünde ilerledikçe çubuğun ucunun saat üzerinde bıraktığı gölge, farklı saat çizgilerine denk gelecek şekilde hareket eder.

Bu tasarımlarda çubuğun Dünya’nın dönme eksenine hizalanması gerekir. Dolayısıyla bu tür güneş saatinin doğru zamanı göstermesi için çubuğun manyetik kuzeyi değil, coğrafî kuzeyi gösteriyor olması gereklidir. Ayrıca çubuğun yatay düzlemle yapacağı açı, saatin bulunduğu coğrafî enleme eşit olmalıdır.

Yine de bu iki özelliğe sahip olmayıp farklı ilkeler çerçevesinde çalışan güneş saatleri de tasarlanabilir. Bu saatler bir dairenin ortasına çubuk konularak ve pusula yardımı ile (her yerde Kuzey’i göstermesi lazım) her saat gölgenin düştüğü yere işaret konularak yapılabilir. Ama bulutlu günler, gece gibi etkenler bu saat türünü kullanışsız kılacaktır.

Güneş saatleri, saatlerin icadından sonra bile, en doğru zaman tutma biçimi olarak varlığını sürdürdü. Aslında insanlar durmuş saatleri sıfırlamak için güneş saatlerini kullandılar. Ancak kullanışlı kol saatinin ortaya çıkmasıyla güneş saatleri daha çok güzel bir dekorasyon haline geldi.

Dünyanın en büyük güneş saati, kuzey Hindistan’da Jai ​​Singh tarafından inşa edilen Jantar Mantar gözlemevinde bulunmaktadır. Buna Samrat Yantra denir ve heybetli taş yapı 27 metre yüksekliktedir. Daha da şaşırtıcı bir şekilde, bir saniyeden kısa bir sürede doğru olduğu söyleniyor.

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir?

Su Saati Nedir Nasıl Çalışır?

Güneş saatleri kadar eskiye dayanan ancak, tam zamanı bilinmese de ilk tipleri Mısır`da bulunan su saatleri, dibinde delik olan bir kovanın boşalması ve dolmasıyla zamanı gösterir. Bu saatler, zamana yeni bir bakış şeklini olanaklı kılmıştır. Güneş saatleri belirli bir zamanı gösterirken, su saatleri ne kadar zaman geçtiğini de gösteriyordu.

Bu yüzden su saatinin icadı zaman ölçümünün gerçek başlangıcı sayılabilir. Su saatlerine su hırsızı anlamına gelen “klepsydra” deniyordu. Bu saatleri, ilk olarak Mısırlılar icat etmiş olsalar da, Yunanlılar geliştirmişlerdir. Su saatleri yüzyıllar boyunca mekanik saatlerin bulunmasına kadar kullanılmıştır.

Tek çanaktan oluşan su saatlerinde, içi su dolu ve altında bir delik olan çanağın içinden dışarı su boşaldıkça içindeki işaretler zamanın geçişini gösterir. Bu tip saatler daha çok duruşmalarda avukatların konuşma sürelerini belirlemede kullanılmıştır. Birkaç çanaktan oluşan türlerde ise, su bir çanaktan diğerine doluyordu.

Su saatlerinin başka bir çeşidi de dibinde delik olan metal bir kaptan oluşuyor. İçi su dolu böyle bir kap daha geniş bir kabın içine konduğunda yavaş yavaş doluyor ve dibe batıyor. Mısırdan başka, İngiltere ve Seylan`da da bulunmuş olan bu tip su saatleri, günümüzde hala Kuzey Afrika’da bazı yörelerde kullanılmaktadır.

Su saatleri popülerleştikçe daha çok özenilerek yapılmaya başlanmış ve karmaşık mekanizmalar üretilmiştir. M.Ö. 250`de Arşimet, yaptığı su saatine dişliler ekleyerek gezegenleri ve ayın yörüngesini de göstermiştir. Daha gelişmiş su saatleri M.Ö. 100 ve M.S. 500 yılları arasında Yunan ve Romalı horolog ve astronomlar tarafından yapılmıştır.

Bu saatlerde damlama deliğinin aşınmasını ya da tıkanmasını önlemek için delik değerli taşlardan yapılabiliyordu. Su basıncı düzenlenerek akış sabit kılınıyordu. Bazı su saatleri zil çalan, çakıl taşı fırlatan mekanizmalarla donatılmıştı. Hatta bazılarında kapılar açılıp insan figürleri çıkıyor ve bunlar saati haber vermek üzere zil çalıyorlardı.

M.S. 200 ve 1300 arasında Uzak Doğu`da mekanik göksel su saati yapımı gelişmişti. 3. yüzyıl Çin klepsydraları astronomiyle ilgili konuları gösteren değişik mekanizmaları içeriyordu. En karmaşık saat kulelerinden birisi Çin’de Su Sung`un M.S. 1088`de yaptırdığı dev saat kulesidir. Yedi-sekiz metrelik kulede gündüz ve gece her saat başında iki parlak bronz top yine bronzdan yapılmış iki şahinin ağzından bir bronz kabın içine düşüyordu.

Kabın dibindeki delik, bronz topun yeniden yerine dönmesini sağlıyordu. Şahinlerin üstünde de günün her saati için bir dizi kapı ve daha yukarıda da yanmamış durumda birer lamba duruyordu. Her saat başında bronz toplar düştükçe bir çan çalıyor ve biten saatin kapısı kapanıyordu. Toplar gece saatlerini belirtmek üzere düştüğünde ise o saatin lambası yanıyordu.

Yunanlı astronom Andronikos`un M.S. 1. yüzyılda yaptığı Rüzgâr Kulesi, klasik antik çağdan sağlam kalan ender binalardandır. Sekizgen biçimindeki yapıda, mekanik klepsydranın yanında güneş saati, yel değirmeni ve bazı bilimsel araştırmaların yapılmasına yarayacak düzenlemeler ve bir su tankı bulunuyordu.

Su saatleri de sadeliklerine rağmen sorunluydu. Soğuk bölgelerde suyun akışkanlığının azalması, deliğin tıkanması, suyun sabit akmaması gibi sorunlar vardı. Bütün bunlara rağmen su saatleri yüzyıllarca kullanılmıştır.

Ateş Saati Nedir Nasıl Çalışır?

Mum saati olarak da bilinen ateş saati, geçmiş zamanlarda zamanı ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Zamanı hesaplamak için genelde mumun erime süresi dikkate alınır ve zaman bu doğrultuda ölçülür. Ateş saati hakkında öncelikle bilinmesi gereken bu saati petrol lambası ile de yapılıyor olmasıdır.

Şöyle ki, saatin mekanizmasında zamanla tükenen yağ bölmeli olarak ayarlanan saydam bir kap üzerindeki rakamlar incelenir ve bu şekilde zaman ölçümü yapılır. Bunun yanında yanan mumun kısalmasına bakılarak da zaman ölçümü yapmak mümkündür. Mum ne kadar zaman içerisinde tükeniyorsa geçen süre ölçülen zamanı gösterir. Mum yanarken arka kısmına bir cetvel konur ve kısaldıkça cetvelden hangi aralıklarda ne kadar tükendiği ölçülür.

Ateş saatinin ilk olarak nerede kullanıldığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak 520 yılında Çinli bir şair olan You Jiangu tarafından yazılan bir şiirde ateş saatine benzer saat çeşitlerini adı geçmektedir. Ayrıca şiirde mum üzerinde bulunan derecenin zamanın geçtiğini belirten sözler yer almaktadır. Diğer yandan şiirde geçen mumların 10. Yüzyılda Çin’de kullanılmaya başlandığını söylemek mümkündür.

En bilinen mum saati ise İngiltere’de Kral Alfred tarafından kullanılmıştır. Büyük Alfred’in icadı saat, tamamı 72 penny ağırlığında, her biri 12 inç uzunluğunda, aynı kalınlıkta ve 12 eşit parça şeklinde işaretlenmiş 6 mumdan oluşmaktadır.

Her mum tamamen 4 saatte ve her işaret 20 dakikada yanmaktadır. Mumlar ağaçtan yapılmış ve önü mumlar görünecek şekilde şeffaf koruma kutusu içinde durmaktadır. En gelişmiş modellerinden biri ise Ortadoğulu bilim adamı El Cezeri’nin 1206 yılında yaptığı saat kabul edilir.

Kum Saati Nedir Nasıl Çalışır?

Kum saatleri içinde kum olan, altı üstü geniş, beli ince, bir sıvının ya da çok ince taneli bir katının bir delikten geçerken daima aynı zamana ihtiyaç göstereceği ilkesine dayanarak çalışan zaman ölçme aracıdır.

Akış hızının sabit olmayıp, işlemin toplam süresinin sabit oluşu bu saatlerin dezavantajıdır. Saatlerde kumun yanında, zaman zaman pudra haline getirilmiş yumurta kabuğu, cıva ya da ince toz siyah mermer de kullanılmıştır. Kum saati, Avrupa’da ilk kez 8. yüzyılda bir papazın buluşuyla kullanılmaya başlanmıştır.

Camcılık becerisi geliştikçe, kumun doldurulduğu ağız da eritilerek kapatılmış ve nemlenerek akışın zorlaşmaması sağlanmıştır. 16. yüzyıldan günümüze bu saatler sürekli zamanı ölçmek için değil, belirli bir sürenin başlangıcını ve bitişini göstermek için kullanılmıştır;

Kiliselerde dua süresi, gemilerde tayfaların nöbet süresi ya da gemilerin hızlarının belirlenmesi amacıyla da kullanılmıştır. Ve günümüzde oyun vs. benzeri yerlerde de kullanılmaktadır. Soğuk iklimlerde su saatine göre daha yaygın kullanımı olduğu halde, kum saati gün boyunca zaman ölçümü için çok uygun bir gereç değildi.

Bunun için, ya çok büyük yapılması ya da başında her an birinin beklemesi gerekiyordu. Bazı kum saatlerinde bulunan kadrandaki gösterge, saatin her baş aşağı edilişinde bir saat ileri alınıyordu. Yine de, kum saati uzun bir dönem boyunca küçük zaman aralıklarının ölçülmesinde başarılı bir şekilde kullanılmıştır.

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir?

Mekanik Saat Nedir Nasıl İcat Edildi?

İlk mekanik saatler 1300’lü yıllarda kullanılmaya başlandı. Serbest düşmesi engellenmiş yani belirli bir noktadan yavaş yavaş aşağı inen ağırlıkların çarkları döndürdüğü bu saatler zamanı hassas bir şekilde ölçemiyordu. Günde yaklaşık 15 dakikadan fazla saptıkları için her gün yeniden ayarlanmaları gerekiyordu.

1500’lü yılların başında Alman kilit ustası Peter Henlein zembereği kullanarak tarihteki ilk kurmalı saati üretti. Böylece saatlerde büyük ağırlıkların kullanılmasına gerek kalmadı. Zamanı hassas bir şekilde göstermemesine rağmen, insanlar bu saatleri ceplerinde taşımaya başladılar.

İtalyan mucit Galileo Galilei, 1581’de düzenli salınma periyoduna sahip sarkaçlar sayesinde hata payı düşük mekanik saatler tasarlanabileceğini keşfetti. Bundan 75 yıl sonra Christian Huygens, günde bir dakikadan daha az sapan sarkaçlı saati geliştirdi.

1762 yılında John Harrison zamanı doğru gösteren sarkaçsız bir saat icat etti. Bir tür kronometre olan bu saatte sarkaç yerine bir denge çarkı ve bir yay kullanıldı.

Kuvars Saat Nedir Nasıl İcat Edildi?

1927 yılında Kanadalı Warren Marrison kuvars saati geliştirdi. Pille çalışan bu saatlerde, zaman ölçümü kuvars kristallerinin titreşim frekansı üzerinden yapılıyordu. İlk kuvars saatler yaklaşık olarak her dört ayda bir saniye sapıyordu.

Zamanla kuvars saatlerin ölçümlerindeki hata payı 32 yılda bir saniyenin altına düştü. 1980’lerden itibaren elektronik teknolojisindeki gelişmeler bu saatlerin kolay ve ucuz bir şekilde üretilmesine imkân sağladı.

Böylece kuvars saatler dünyanın en yaygın kullanılan zaman ölçme teknolojisi hâline geldi. Günümüzde kolumuza taktığımız ya da duvara astığımız saatlerin çoğu kuvars saattir. Ayrıca cep telefonu, tablet ve bilgisayarlarda da zamanı ölçmek için kuvars kristallerinden yararlanılır.

Kuvars saati merkezinde, küçük bir voltaj uygulanması sonucu titreyen 4 mm uzunluğunda çubuk kuvars piezoelektrik kristal bulunur. Lazer kullanılarak kesilen bu kristal, saniyede tam olarak 32.768 kez titrer.

Daha yüksek frekanslı kristaller çok büyük bir akım kullandıklarından saatin pilini hızlı bir şekilde bitirecek; daha düşük frekanslı kristaller ise fiziksel olarak bir saatte kullanılabilecek olandanda çok büyük olacaktı.

Saniye başına bir döngüyü tamamlayan sinyal ya bir saatin saniye ibresini hareket ettirir ya da bir LCD’yi (sıvı kristal ekran) tetikler. Kuvars, çok düşük termal genleşme katsayısına sahip olduğu için hava değişimlerinden etkilenmez ve bu sebeple tercih edilir.

Atom Saat Nedir Nasıl Çalışır?

Günümüzün en hassas zaman ölçme araçları ise atom saatleridir. Öyle ki en hassas atom saatlerinin bir saniye sapması için yaklaşık 30 milyar yıl geçmesi gerekir.

Zamanı ölçmek için atomlardan yararlanma fikri, ilk olarak 1800’lerin sonlarında Lord Kelvin ve James Clerk Maxwell tarafından ileri sürülmüştü. Isidor Rabi, elektronlar ile atom çekirdeği arasındaki manyetik etkileşimlerden yararlanılarak atom saatinin geliştirilebileceğini ortaya koydu. İlk atom saati ise 1949 yılında Harold Lyons tarafından geliştirildi.

Atom saatlerinden çeşitli teknolojilerde ve bilimsel çalışmalarda yararlanılır. Örneğin konum belirlemek için kullanılan GPS uydularında hassas atom saatleri vardır. Bunun yanı sıra başta görelilik kuramı olmak üzere zamanın hassas bir biçimde ölçülmesinin gerekli olduğu bilimsel çalışmalarda da atom saatleri kullanılır.

Cezerinin Su Saati Nasıl Çalışır?

YouTube video

Saati Kim Buldu ve Saat Çeşitleri Nelerdir? adlı konumuza son verirken Saatin icadı ve saatin mucidi ile alakalı başka videolar izlemek istiyorsanız buraya tıklayarak youtube üzerinden izleyebilirsiniz.

Keyifli Admin

Medeniyetimiz, ahlaki değerlerimiz ve bu vatan toprağı bizim için değer konmaz birer hazine niteliğindedir. Keyifli Bilgi yapabildiği kadar, sizlerin de desteğiyle bu hazinelerin hepsine taliptir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu