Sosyal Medya İnsan Algısını Nasıl Bozar?
Sosyal Medya İnsan Algısını Nasıl Bozar? İnsanın yaratılış gayesi, yeryüzünde imtihanla yoğrulan bir hayatı Allah’ın rızasını gözeterek yaşamaktır. Bu imtihanın en hassas noktalarından biri, kalbin temiz kalabilmesi ve insanın öz benliğini muhafaza edebilmesidir. Günümüzde ise bu safiyeti tehdit eden birçok araç vardır. Bunların başında sosyal medya gelir. Çünkü sosyal medya, kişiye dışarıdan yönelen etkileri iç dünyasına taşıyan güçlü bir kanaldır. Bireyin kendini tanıma süreci, dışa bağımlı hale geldiğinde bozulur. Hakkı batıldan ayırmak zorlaşır.
Sosyal medya, bireyin kendine dönük değerlendirmesini, başkalarının gözüyle görmeye zorlarken, kulluğun merkezine oturması gereken tevazuyu gölgede bırakır. İnsan, nefsine hoş gelen beğeni ve onay arayışına kapıldığında, Rabbine olan yönelişinde zayıflık başlar. Kalbin huzuru, ekranlardan gelen sahte onaylara bağlandığında, kişinin içsel dinginliği kaybolur. Zira bu mecra, hakiki değer ölçülerini saptırmakla kalmaz; insanı, kendisine yabancılaştırır.
İslam, kulun kendi değerini yaratılış gayesinden almasını emreder. Fakat sosyal medyada, değer ölçüsü insanların takdirine bağlandığı için, kişi kendi öz kıymetini unutur. Bu unutuluş, zamanla ruhta yaralar açar. Kulun Rabbiyle olan irtibatı zayıflar. Allah’ın rızasıyla şekillenmesi gereken hayat, insanların beğenisiyle yön bulmaya başlar. Bu ise ruhun körelmesine, kalbin kasvetle örtülmesine yol açar. Hâlbuki Allah, insanın içini dışından üstün kılmıştır.
İnsan, nefsin aldatmacalarına kapıldığında kendi fıtratını görmez olur. Sosyal medya, nefsin bu zayıf damarını sürekli besler. Gösteriş, kıyas, riya gibi manevi hastalıkları derinleştirir. Bu hastalıklar zamanla kalbi karartır, vicdanı susturur. Hakkı görse bile ona yönelme isteği kırılır. Bu sebeple, sosyal medyanın zararlı etkileri için bilinçli bir duruş gerekir. Kalbin safiyetini korumak, Rabbine sadakatle bağlı kalmakla mümkündür.
Sosyal Medyada Beğeni Arayışı Neden Tehlikelidir?
Beğeni arayışı, insanın nefsini merkeze almasına neden olur. Nefsini merkeze alan kişi, yaptığı her şeyi dışsal onayla ölçmeye başlar. Bu durum zamanla içsel dengeyi bozar ve hak ile batılın ayrımını yapamaz hâle getirir. Beğeniye bağımlı hale gelen birey, kendi iç dünyasındaki huzuru kaybeder çünkü değeri artık başkalarının düşüncelerine endekslenmiştir. Bu bağımlılık, zamanla ruhsal çöküntülere zemin hazırlar.
Beğenilme arzusu, gösterişi ve riyayı besler. Riyaya düşen kimse, yaptığı ibadetlerde bile samimiyetten uzaklaşır. Artık yaptığı şeylerin gayesi Allah rızası değil, insanlar tarafından takdir edilmektir. Bu da ibadetlerin ruhunu boşaltır. Ameller şekilsel bir hâle gelir ve içtenliği kaybolur. Böyle bir durumda kişi, Allah’a değil, insanların takdirine kul olur.
Beğeni peşinde koşmak, kişiyi hakikatten uzaklaştırır. Hakikat, sadece Allah’ın razı olduğu yolda yürümekle elde edilir. Fakat insan, beğenilmek uğruna hakikate aykırı davranışlarda bulunursa hem dünyada hem ahirette zarar eder. Beğenilmek için şekil değiştiren, kendi değerlerini feda eden kişi, zamanla kimliğini yitirir ve başkalarının yön verdiği bir hayat yaşar.
Beğeni arayışı, sürekli bir tatminsizlik doğurur. Çünkü sosyal medyada beğeni oranları zamanla yetersiz gelir. İnsan daha fazlasını ister. Bu doyumsuzluk hissi, kalpteki şükrü ve kanaati yok eder. Oysa şükür ve kanaat, kalbin huzur kapısıdır. Beğeniye tutsak olan bir kalp, bu kapıdan içeri giremez. Bu nedenle beğenilme arzusu, kişiyi hem manen hem de psikolojik olarak zayıflatır.
Sosyal Medyada Kıyas Yapmak Neyi Zedeler?
Sosyal medyada sürekli başkalarının hayatlarına bakmak, kişinin kendi yaşamından memnuniyet duymasını engeller. Her şeyin daha güzel, daha zengin, daha mutlu gösterildiği bu platformlar, kişide değersizlik hissi oluşturur. Kıyas, insanı kendi nimetlerini görmez hale getirir. Bu da hem sabrı hem de şükrü zayıflatır. Oysa sabır ve şükür, kulluğun iki temel direğidir.
Kıyasla büyüyen bir bakış açısı, kişide haset duygusunu körükler. Başkasının başarısından sevinç duymak yerine, içten içe rahatsızlık oluşur. Bu da kalpte kin, nefret ve huzursuzluk meydana getirir. Böyle bir ruh hali ise manevi yükselişe set çeker. Haset, kişiyi helake sürükleyen en büyük günahlardandır. Bu nedenle kıyas hastalığından korunmak farz olur.
Sürekli kıyas yapmak, bireyin özgünlüğünü siler. İnsan kendine has yaratılmıştır. Fakat kıyaslandıkça kendi güzelliklerini göremez hale gelir. Herkes gibi olmaya çalışmak, kişiliği boğar. Allah’ın kuluna verdiği farklılığı reddetmek, yaratılışa karşı gelmektir. Bu isyan hali, zamanla benlik buhranlarına yol açar ve kişiyi içten içe yıpratır.
Kıyas, kalbi karartan bir perdedir. Bu perde kaldırılmadıkça kul, Rabbine tevekkülle yaklaşamaz. Çünkü kıyas, tevekkülü bozar. Kader planına olan güveni sarsar. İnsan, Allah’ın kendisi için yazdığı hayrı değil, başkasının hayatını istemeye başlar. Bu da ruhsal çatışmaları doğurur. İçsel çatışma arttıkça ibadetlerde de gevşeme görülür.
Sanal Kimlik Neden Tehlikelidir?
Sosyal medyada oluşturulan sanal kimlik, çoğu zaman gerçek kişiliği yansıtmaz. İnsanlar kendilerini daha cazip göstermek adına, gerçeklerinden sapar. Bu sapma bir defa başladığında devamı gelir. Kişi, kendisini olduğu gibi kabullenemez hale gelir. Bu da psikolojik bozulmaların temelini oluşturur. Gerçek kimliğin reddi, özsaygıyı yok eder.
Sanal kimlik, insanı iki farklı kişiliğe böler. Gerçek hayat ile dijital dünya arasında sıkışan birey, tutarsız davranışlar sergilemeye başlar. Bu tutarsızlık hem sosyal ilişkileri zedeler hem de kişinin inançla bağını zayıflatır. Çünkü içsel bütünlük bozulduğunda, ibadetlere yoğunlaşmak da zorlaşır. İnsan, ruhsal dağınıklık içinde hakikati net göremez.
Gerçeklikten uzak kimlikler, samimiyeti ortadan kaldırır. Samimiyet İslam’da imanın göstergesidir. Sosyal medyada rol yapan kişi, zamanla kendi yalanına inanır hale gelir. Bu da nifaka kapı aralar. Nifak ise kalbin kararmasının en belirgin nedenidir. Kalbi kararan kişi, doğruyla yanlışı ayırt edemez. Böylece manevi körlük baş gösterir.
Sanal kimlik, öz eleştiriyi öldürür. İnsan, sosyal medyada sürekli beğeni aldığı için hatalarını görmez olur. Eleştiriye kapalı hale gelir. Bu da gelişimi engeller. İnsan hatasını fark etmeden düzeltemez. Oysa nefsin terbiyesi, hatayı görmekle başlar. Bu süreç ortadan kalktığında, manevi tekâmül de durur. Kul, Rabbine yönelme fırsatını kaybeder.
Sosyal Medya ve Mahremiyetin Kaybı
Mahremiyet, İslam’ın korunmasını emrettiği temel değerlerdendir. Sosyal medya ise bu değeri zayıflatır. Her şeyin aleni hale gelmesi, kalpte utanma duygusunu azaltır. Oysa haya, imandandır. Hayanın zayıfladığı bir yerde imanın sağlam kalması mümkün olmaz. Mahremiyetin ihlali, ahlaki yozlaşmayı başlatır.
Mahremiyetin kalkması, aile yapısını da etkiler. Özel anların sürekli paylaşılması, huzur yerine gösterişi ön plana çıkarır. Bu durum, ilişkilerde samimiyeti bozar. Aile mahremiyeti kaybolduğunda, sadakat duygusu zedelenir. Sadakat azaldıkça güven kaybolur. Güvenin olmadığı bir yapıda huzur olmaz.
Sosyal medya, kadın ve erkeğin sınırlarını belirsizleştirir. Bu da mahremiyet çizgisini silikleştirir. Mahremiyetin silindiği bir toplumda, iffet korunamaz. İffet, bir toplumun çökmesini engelleyen en güçlü kalkandır. O kalkan düştüğünde, ahlaki çöküş kaçınılmaz olur. İslami hassasiyetlerin korunması için mahremiyetin titizlikle muhafazası gerekir.
Mahremiyetin kaybı, bireyin iç dünyasında da yıkıma neden olur. Sürekli göz önünde olmak, kişide sahte bir kimlik oluşturur. Bu da zamanla içsel bir bunalıma yol açar. Kişi, sürekli dıştan onay beklediği için kendi iç sesini duyamaz hale gelir. Bu da kalpte derin bir boşluk meydana getirir. O boşluk imanla dolmadığında, başka hiçbir şeyle dolmaz.
Sosyal Medya Kendini Tanımayı Nasıl Engeller?
Sosyal medya, kişinin iç yolculuğunu sekteye uğratır. İnsan, sürekli dış dünyaya maruz kaldığında, kendi iç sesini duyma imkânını yitirir. Bu da derin düşünmeyi zorlaştırır. Derin düşünce olmadan, kişi nefsini tanıyamaz. Nefsini tanımayan bir insan da Allah’a hakkıyla kulluk edemez. Kendi gerçekliğinden uzaklaşır.
Kendini tanıyamayan birey, başkalarının hayatını yaşamaya başlar. Taklit artar, özgünlük kaybolur. Allah her kula farklı özellikler vermiştir. Fakat sosyal medya, bu farklılıkları bastırır. İnsan, kendi hikâyesini değil, başkalarının senaryosunu yaşamaya başlar. Bu da hayatta amaçsızlık hissine neden olur.
Kendi iç âlemiyle temas kuramayan birey, manevi gelişim gösteremez. Tövbe tefekkür ve murakabe gibi ibadetler, içe yönelmeyi gerektirir. Fakat sosyal medya, sürekli dışa baktırır. İçe yönelişin olmadığı bir hayat, yüzeyselliğe hapsolur. Bu da imanla kurulan derin bağların kopmasına yol açar.
Kendini tanıyamamak, sorumluluk bilincini de zedeler. İnsan ne için yaratıldığını unutur. Kulluk görevi ikinci plana atılır. Dünya hayatı, geçici hazların peşinden koşulan bir yarışa dönüşür. Bu da ruhsal yorgunluk ve içsel çöküş getirir. Kulun fıtratı, bu boşluğu kaldıramaz. Neticede yalnızlık ve anlamsızlık hissi derinleşir.
Algı Bozan Sosyal Medya Hakkında 40 Bilgi
- Gerçeklik algısını sarsar.
- Sahte başarı hissi verir.
- Kıyas kültürünü yaygınlaştırır.
- Kimlik karmaşasına yol açar.
- Değer yargılarını değiştirir.
- Fıtratı görmezden getirir.
- Hakikati gölgede bırakır.
- Taklit davranışlar oluşturur.
- Duygusal yıpranma yaşatır.
- Empati yetisini zayıflatır.
- İç huzuru sabote eder.
- Tevekkül duygusunu bozar.
- Nefsi arzuları besler.
- Hak ile batılı karıştırır.
- Sahte kişilikler oluşturur.
- Şükür duygusunu unutturur.
- Zaman algısını bozar.
- Kalbi karartır, hissi sarsar.
- Özgün düşünceyi bastırır.
- Hakkaniyet duygusunu ezer.
- Riya alışkanlık halini alır.
- Samimiyet yerini gösteriş alır.
- Aile bağlarını zayıflatır.
- Mahremiyeti ortadan kaldırır.
- İffet duygusunu zedeler.
- Tefekkürü susturur, gürültü sunar.
- Zihni kirli bilgiyle doldurur.
- Hayâ duygusunu köreltir.
- Ruhsal boşluk hissi doğurur.
- Sosyal yalnızlığı artırır.
- Tevazu yerini kibir alır.
- Hakkı savunmayı zayıflatır.
- Duygularla oynamayı öğretir.
- Niyetleri bulanıklaştırır.
- Doğru ile yanlışı karıştırır.
- Örnek alınanları değiştirir.
- Hedefleri dünyevileştirir.
- Teslimiyet hissini çürütür.
- Maneviyatı ikinci plana iter.
- Allah korkusunu unutturur.
Sosyal Medya İnsan Algısını Nasıl Bozar? adlı konumuza son verirken sosyal medya tehlikesi ile alakalı farklı videolar için burayı tıklayarak youtube üzerinden izleyebillirsiniz.