Tehlikedeyiz Artık Hiçbir Şey Gerçek Değil!
Tehlikedeyiz Artık Hiçbir Şey Gerçek Değil! Teknolojik gelişmeler baş döndüren bir hızla ilerliyor. Teknolojide ki gelişmelere, arz ve talep dengesinde zirve olan cep telefonu üreticileri yetişemiyor. Neredeyse her ay yeni bir telefon modeli çıkarıyorlar. Tabi bu gelişmeleri son hız takip eden bilgisayar üreticilerini de unutmamak gerek
İnternetin bu kadar hızlı olmadığı, yazılımların bu kadar çeşitlenmediği hatta bilgisayarın ve internetin lüks eşya sınıfında olduğu devirlerde, neredeyse bundan yirmi yıl önce insanların resimlerinde photoshop düzenlemeleri yapılarak değiştirildiğinde, hayretler içinde kalıyorduk.
Bir insan hiç gitmediği yerde nasıl olabilirdi ki? Dahası istediği ülke ve şehirde bir program yardımıyla oradaymış gibi nasıl gösterilebilirdi? O zamanın şartlarında bunu anlamak veya algılamak bile güçtü. Artık photoshop gibi resim düzenleme programlarıyla çok amatör kullanıcılar bile bir resim karesinde kendisini istediği yere yerleştirebiliyor veya istediği yerde gösterebiliyor. İstediğine dost, istediğine düşman olabiliyor.
Bu işi profesyonel düzeyde yapan kullanıcıların çıkardığı ve ortaya koyduğu işe baktığınızda, bu işin bir düzenleme olduğunu anlamak için, özel bir ekip tarafından özel olarak inceleme gerektiriyor ki, bazen yine de o resmin bir hile ile düzenlenmiş resim olduğunu anlamak veya ispat etmek mümkün olmuyor.
İşte bu çekincelerden dolayı, bir insanın ister bayan olsun ister erkek olsun, dijital olarak boy boy resim çekilip, onu internet üzerinde paylaşmasına çok anlam veremiyorum. Çünkü bu yapıldığı andan itibaren, o görüntü üzerindeki söz hakkınız bitiyor. O resim herkesin resmi oluyor. Herkes düzenleyebilir, herkes montaj yapabilir, herkes sizi istediği yerde, istediği kişiyle gösterebilir veya resimlerinizi kötü amaçla kullanabilir.
Resim Paylaşmanın Sakıncaları Nelerdir?
Öteden beri bayanların, sosyal mecralarda paylaştıkları resimler kopyalanarak, uygunsuz sitelerde ya ham olarak yani üzerinde oynama yapılmadan, ya da değiştirilerek paylaşılıyor. Sadece yüzün kopyalandığı ve o yüze istenilen bir vücudun eklendiği, üstelikte photoshop olduğunun anlaşılması neredeyse imkânsız pozlar, sosyal medyada resim paylaşan bayanların kâbusu haline geliyor.
Ahlaksız ve kötü içerikli sitelerde resimlerinin olduğundan haberi bile olmayan bayanlar, bir süre sonra bu resimlerden haberdar olduğunda veya bu resimler ortaya çıktığında, birçoğu kendini aklayamıyor, yuvaları yıkılıyor, aile huzurları mahvoluyor, telafisi olmayan vahim sonuçlar doğuyor. İşte bu yüzden normal kullanıcıların sadece bayan değil, erkeklerin bile çok gerekmedikçe sosyal medyada resimlerini paylaşmasını doğru bulmuyorum.
Topluma mal olmuş bir takım insanlar resimlerini sıklıkla paylaşıyor olabilir; fakat bunlar toplumun hemen hemen her kesimi tarafından tanındığı için, bu meşhur insanların resimlerin kötü ve ahlaksız sitelerde kullanılması inandırıcı olmuyor.
Ayrıca topluma mal olmuş insanların avukatları, reklam danışmanları gibi birçok destekçisi ve yardımcı personelleri olması sebebiyle, bu insanlar bu tür hilelerin ve karalamaların hakkından gelebiliyor. Fakat normal bir kullanıcının bu insanlarla uğraşacak ne paraları ne zamanları ne de imkânları yeterli olmuyor.
Öte yandan bu işlerin kanunen yasal olmadığını, yapanlara bir cezai müeyyide uygulandığını biliyoruz. Fakat “Geç gelen adalet, adalet değildir” şeklinde telaffuz edilen bir söz vardır ki, işte onun yeri tam da buradır. Çünkü bu tür insanlar tespit edilip, bunlar hakkında ceza verilene kadar zaten olan oluyor. Yani diyoruz ki “Bade harabül bağdat” bağdat harap olduktan sonra ne fayda!
Bu konunun en aşağısında bulunan videoyu mutlaka izlemenizi öneririm. Orada bahsettiğimiz mağduriyeti yaşayan ve hayatı kararan genç bir kızımız ve deepfake teknolojisi anlatılıyor. Meseleye vakıf olmak için izlenilmesi gereken önemli bir kaynak video olmuş…
İnsan Sesinde Hile Yapılabiliyor mu?
Bunun en dehşetengiz örneğini “yöneticilerin hırsızlık tapeleri” adıyla yakından yaşadık. Youtube ve çeşitli video sitelerinden ayakkabı kutularından tutun, her türlü yolsuzluğun döndüğü ses kayıtlarını saatlerce dinledik. Ses ülkeyi yöneten cumhurun başı ve mesai arkadaşı bakanların veya onların çocuklarının sesiydi.
Tapelerdeki yolsuzlukları hayretler içinde dinledik. Fakat gerçek mi? Bilmiyoruz. Çünkü muhalif partilere göre bu hırsızlık ve yolsuzlukların anlatıldığı ses kayıtları doğru, ülkeyi yöneten yöneticilere göre yalan ve montajdır. Amerika’daki kimi uzmanlara göre bu kayıtlar gerçek, Türkiye’deki kimi uzmanlara göre sahtedir.
Tabi biz şimdi burada bu ses kayıtlarının gerçek mi sahtemi olduğunu tartışmıyoruz. Konumuz bu değil, Konumuz insan sesinin de artık müthiş bir gerçeklikle kopyalanabildiği ve ses üzerinde her türlü hilenin yapılabildiğini anlatmaktır.
Yoksa mevzu, hırsızlık ve yolsuzluk olsaydı, “Her kim yapmışsa, Allah belasını versin” der çekilirdik. Hatta “Hırsızlık yapanın ibret için kolunu kesin” de derdik. Lakin daha öncede ifade ettiğimiz gibi konumuz sahte gerçekliktir.
Videolar Üzerinde Hile Yapılabiliyor mu?
Evet, hile amaçlı kullanılırsa videolar üzerinde de hile yapılabiliyor. Tıpkı resimlerde olduğu gibi videolarda da “Green Screen” yani yeşil ekran denen bir teknoloji sayesinde, kendinizi istediğiniz bir sahnenin içine kopyalayabiliyor ve o sahnenin bir parçasıymış gibi hareket edebiliyorsunuz. Sinema sektöründe bu teknik bolca kullanılıyor.
Fakat teknolojinin geldiği son nokta deepfake adıyla anılan insan yüzü kopyalama teknolojisidir. konuşan sohbet eden bir insanın yüzünün yerine başka bir yüz kopyalanabiliyor. En tehlikeli gösterinin de zaten bu olduğunu söylersek hata etmiş olmayız.
Düşünün yani önemli bir açıkoturumda konuşan bir insanın yüzünü kaldırıp, yapay zekâ sayesinde onun yerine hem de tüm mimikleriyle başka bir insanın yüzünü koyarak, o konuşmayı istediğiniz biri yapmış gibi gösterebiliyorsunuz.
Konuşmacıya mimiklerini de oynatarak istediğiniz şeyi söyletebiliyorsunuz. Böyle bir duruma kimin ne söylediği, nerede söylediği, söyleyip söylemediği yani kısaca gerçeklik ve doğruluk algısı bir yalan oluyor.
Ve netice olarak gelinen nokta bize şunu öğütlüyor. “Ben gördüğüme, duyduğuma inanırım” demeyi bırak. Beş duyu organı bu zamanda gerçekliğin ve doğruluğun tasdiki için yetmiyor. Bu yüzden gördüğünden ve duyduğundan şüphe et. Unutma ki gerçeklik konusunda tehlikedeyiz; çünkü artık hiçbir şey gerçek değil!
Resimleriyle Genç Kızın Hayatını Kararttılar
Tehlikedeyiz Artık Hiçbir Şey Gerçek Değil! adlı konumuza son verirken, deepfake ile alakalı başka videolar izlemek isterseniz, burayı tıklayarak youtube üzerinden izleyebilirsiniz.