Faiz Toplumların ve İnsanlığın Baş Belasıdır
Faiz Toplumların ve İnsanlığın Baş Belasıdır; çünkü faiz bir sömürü aracıdır. Haksız kazançtır. Çalışmadan, alın teri dökmeden elde edilen gelirdir. Faizle toplumlar birileri tarafından helak edilir. Faizle önce insan tüketilir, Sonra bir şehir sonra ise bir ülke yok edilir. İşte bizim ülkemizin yaşadığı gerçek budur. İnsanımızı da ülkemizi de faizle, faizli muamele ve faiz ödemeleriyle mahvettiler.
Faizle geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini çaldılar. Hadi diyelim ki ferdi olarak faize bulaşan veya kredi çeken bir insan, bunun cezasını kendine çeker, en fazla ailesine ve çocuklarına zararı olur. Fakat bir ülkeyi faiz belasına sokan, peynir ekmek gibi faiz ödeyen, ülkenin en fakirinden ve en zengininden topladığı vergileri faiz baronlarına peşkeş çeken yaptığı bu işin bedelini o ülkede yaşayan bütün insanlara ödetir.
Hayır, henüz faizin haramlığına girmedik. Henüz bahsimiz o değil. Akıl ve mantıkla hareket ederek faizin ne kadar büyük bir zulüm olduğunu, faizle ne büyük vurgunlar yapıldığını ve aklıselim her insanın, ister ateist olsun ister Müslüman, faize karşı olması gerektiğini söylemek istiyorum.
Eğer topyekûn yok olmak, kendi ülkemizde parya olmak istemiyorsak, koyun gibi sağılıp, alnımızın terinin birilerine peşkeş çekilmesini istemiyorsak, faize, faizin reklamına, faizli muameleyi icat edene ve bu icadı devam ettiren herkese karşı olmak boynumuzun borcu olmalıdır.
Faiz Borcu İşgal ve Yıkım Getirir
Faiz; adı bile itici, iğrenç ve cehennem gibi. “Ben yemedim, al sen ye” ya da “Ben çalıştım, al sen ye” bir de düşünün ki seksen milyon çalışacak otuz tane faiz baronu seksen milyonun alın terini oturduğu yerden sömürecek.
İşte ülkemizde işler tam da böyle dönüyor. Aslında bu durum yüz yıldır cumhuriyet kurulduğundan beri böyle. Gelen hükümetler günlerini gün etmekle meşgul olduklarından ellerini taşın altına sokup bu mayınlı araziye girmek istemiyor.
“Al sana istediğin kadar cami aç, istediğin kadar ezan oku, istediğin kadar camiye git, ama benim faizimi öde. Sakın bunu ihmal etmeye kalkma, hükümetini alaşağı ederim” bu ülkenin iki ayda faize ödediği para 57 Milyar Türk Lirası. Bu öyle korkunç büyüklükte bir para ki, bu parayla yapılacak işleri alt alta yazsak oturup saçımızı başımızı yolmamak elde değil!
O halde hükümetler bu parayı nereden getiriyor? Babalarının çiftliğinden getirmedikleri muhakkaktır. Bu paralar vergilerle ve fahiş faturalarla elde edilen paralar vasıtasıyla elde edilip, faize ödeniyor. Bu halimizle işgal ediliyoruz. Yarın mecbur kalacak, faiz borcu karşılığında taşımızı toprağımızı satacağız. Ülkenin en güzel yerlerinde, en güzel arazilerinde, yabancılar olacak. Üstelik bunlar dost bile olmayacak.
Nitekim zaman değişti, bir ülkeyi ille de silahla topla tüfekle işgal etmek gerekmiyor. Ekonomik olarak işgal etmek, daha verimli, çıkarı daha büyük ve maliyeti daha düşüktür. Bu yüzden gelişmiş ülkeler, uzun zamandır işgal etmek istedikleri ülkeleri böyle sömürüyor.
Burada anlatmak istediğimiz, faize karşı olmak ve faizle mücadele etmek için ille de bir mümin olmanız gerekmiyor. Vasat bir bilgiye sahip olan her insanın, hangi dine mensup olursa olsun, isterse dinsiz olsun şiddetle faizli muameleye karşı çıkması gerektiğidir. Aklın yolu budur.
Faiz Allaha ve Peygamberine Savaş Açmaktır
Bu satırlarım ise inançlı Müslümanları ilgilendirecek türdendir. Çünkü Müslümanlar için faiz sadece aklen karşı olmaları gereken bir durum değil, aynı zamanda dinen de karşı olmaları, nefret etmeleri hatta düşman olmaları gereken bir durumdur.
Çünkü Allah bir ayetle bize faize karşı olmamız gerektiğini, faizi alıp verirsek, böyle bir muamaleyi yapmaya göz yumar veya yapanlara alkış tutarsak Allah’a ve peygamberine savaş açtığımızı bize bildiriyor:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve eğer müminlerseniz faizden kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah’a ve Resulüne karşı savaş açmış olduğunuzu bilin” Bakara Suresi 278-279
Kim Allah’a karşı bir savaşı kazanabilir? Kim Allah’a ve onun peygamberine karşı açılmış bir savaşın galibi olabilir? İşte bu yüzdendir ki boğazından aşağı faiz inen bir Müslümanın iflah olması mümkün değildir. Kendi faizle zengin olsa bile, bir gün mutlaka gümler, mutlaka fakir olur.
Eğer kendi fakir olmazsa evlatları fakir olur. Faiz alıp veren veya bu muameleye razı olup uygulayan hiçbir Müslüman yoktur ki ila nihai fakir olmasın.
İbni Abbas hazretleri yukarıda ki ayet-i kerime hakkında şöyle der: “Kıyamet günü faiz yiyen kimseye: “Savaş için silahını al” denilecektir. “Böyle yapmasanız -yani faizi terk etmezseniz- Allah’a ve Rasûlüne karşı savaş açtığınızı bilin” ayet-i kerimesi bunun delilidir.”
Şimdi ey faiz alan veya veren kişi, o gün, “Savaş için silahını al” sözüne muhatap olduğunda hangi dünya malın seni kurtaracak? Allah ile savaşmaya gücün var mıdır? O günkü pişmanlığını tasavvur edebilir misin? Gel, o gün bu pişmanlığı yaşamadan önce bugün tövbe et ve hak sahiplerine hakkını teslim et.
Yine İbn Abbâs (ra) der ki: “Kim faize devam eder ondan vazgeçmezse, Müslümanların İmamının ondan tövbe etmesini istemek hakkıdır. Eğer vazgeçerse mesele yok, değilse boynunu uçurur.” Katâde der ki: Yüce Allah faizcileri öldürülmekle tehdit etmekte, bulundukları yerde öldürülmelerinin, kanlarının mubah olduğunu ifade etmektedir.
İşte inananlar için faiz dünyada da ahirette de bir pişmanlık, bir yok oluştur. Bu yüzden her Müslüman; faizden, faizi alıp vermekten, krediden, kredi ile ev veya araba almaktan, kimi yandaş, hatta bir takım sarıklı sakallı hocaların “Enflasyon oranında faiz caizdir” fetvalarına rağmen faizden şiddetle kaçınmalıdır.
Çünkü öyle bir zamandayız ki bu zamana ahir zaman diyorlar. Kim kaç kuruşa satıldı? Kim hangi koltuğa tamah etti? Kim sarayın sofrasında oturdu? Kim nefsine, heva ve hevesine uyup fetva verdi bilemeyiz. İşte bu yüzdendir ki Allah dostları şöyle buyurdu, fetvayı kimden alırsanız alın, bir de kalbini yoklayın. Eğer kalbinizde rahatsızlık duyarsanız o işten uzak durun.
Yani müminin kalbi bir Furkan gibi hakkı batıldan ayırandır. Bu yüzden siz mümin oldukça, Allaha ve resulüne tabi oldukça, sizi hiçbir fetva ile kandıramadıkları gibi, Allah’ın izni ile dalavere ve hile ile oyuna da getiremezler.
Faizli Parayla Hiçbir İbadet Kabul Edilmez
Kural basit, anlaşılır ve nettir. Faizli para haramdır, onunla ibadet olmaz, hiçbir ibadet kabul edilmez. Kurban kesecek olsanız kurbanınız kabul edilmez. Hacca veya umreye gidecek olsanız, haccınız veya umreniz kabul edilmez. Düşünün ki haram para ile hacca gidip lebbeyk dendiğinde “sana lebbeyk olmasın, senin haccın kabul olmasın” denilir.
Sadaka verseniz, sadakayı cariye yapsanız, tuvalet yapıp bedavadan pisletseniz, yine hiçbir şekilde sevap kazanamazsınız. Faiz kul hakkıdır. Haksız kazançtır. Haram kazançtır. Faiz gözyaşıdır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır. Faiz bir soygun düzenidir. Faiz küçük ama mutlu azınlığın, büyük ama mutsuz toplulukları sömürü aracıdır.
Faiz godoşların silahıdır. Faiz cehennemdir. Ey Müslüman, hiçbir çıkarı, mevkiyi veya tarafı gözetmeksizin, çarpık zihniyetli kimi sarıklı mollaların fetvalarına kanmaksızın; faize canınla, malınla, kanınla düşman ol ve kin duy. Çünkü Müslüman için Hubbulillah (Allah için sevmek) ve buğzufillah (Allah için nefret etmek) bir kurtuluştur.
Faizin Tavizi Yoktur
Faiz Toplumların ve İnsanlığın Baş Belasıdır adlı konumuza son verirken, faiz belası ile alakalı başka videolar izlemek isterseniz, buraya tıklayarak youtube üzerinden izleyebilirsiniz.